0 / 0
48,89208/02/2012

Yarı felç olan bir kimse nasıl abdest almalı ve nasıl namaz kılmalıdır?

Soru: 71202

Bir kadın, yarı felçli bir durumda ve abdest alması zor olmaktadır.

Bu kadın nasıl abdest almalı veya nasıl teyemmüm almalıdır?

Bu kadın için (teyemmüm alması için) toprak getirilmeli mi, yoksa ne yapmalıdır?

Üzerinde toz olmayan duvar ile teyemmüm alabilir mi, yoksa ne yapmalıdır?
Bu kadının teyemmümü nasıl olmalıdır?

Bu kadının namazı nasıl olmalıdır (nasıl namaz kılmalıdır)?

Cevap metni

Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.

Hamd,yalnızca Allah’adır.

Birincisi:

Abdestalmak için su getiremeyen ve abdest alamayan veya hareket edemeyenhastanın durumuna bakılır:

Namazvaktinde su getirecek ve kendisine yardım edecek birisini bulabiliyorsa,bu takdirde abdest alması, ona farzdır.

Yokeğer abdest almasına yardım edecek birisini bulamıyorsa, butakdirde onun için teyemmüm almak meşrû olur. Bu kimsenin durumu, subulamayan kimsenin hükmü gibidir.

Bununiçindir ki Allah Teâlâşöyle buyurmaktadır:

فَاتَّقُوا اللهَ مَااسْتَطَعْتُمْ… [ سورة التغابن من الآية: 16 ]

“(Eymü’minler!) O halde gücünüz yettiği kadarıyla Allah’tan korkun (Allah’tankorkmada güç ve takatinizi harcayın).” (Teğâbun Sûresi:16)

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- de bu konuda şöyle buyurmuştur:

إِذَا أَمَرْتُكُمْ بِأَمْرٍ فَأْتُوا مِنْهُ مَااسْتَطَعْتُمْ. [ رواهالبخاري ومسلم ]

“Size, bir şeyi yerinegetirmenizi emrettiğim zaman, ondan gücünüz yettiğikadarını yerine getirin.” ( Buhârî; hadis no:7288. Müslim; hadis no: 1337)

İbn-iKudâme -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:

“Hareketedemeyecek bir durumda olan ve kendisine su verecek birisini bulamayan hasta,su bulamayan kimse gibidir. Çünkü onun suya ulaşma imkânıyoktur. Bu kimse, kuyuyu bulup da elinde kuyudan su çıkaracak bir şeyolmayan kimseye benzer.”

Eğernamaz vaktinin çıkmasından önce kendisine su verecek birisinibulursa, su bulan kimsenin hükmünde olur. Çünkü bu kimse, kuyudan suçıkaracak bir şeyi vaktinde bulan kimse konumundadır.

Eğerkendisine su verecek birisinin gelmesinden önce namaz vaktinin çıkmasındanendişe ederse, İbn-i Ebî Musa bu konuda şöyle demiştir:

-Teyemmüm alır.Namazınıtekrar kılması gerekmez.

Bu, HasanBasrî’nin görüşüdür. Çünkü bu kimse, namaz vakti içinde subulamayan kimse konumunda olduğu için mutlak anlamda su bulamayan kimseyebenzer.” (“el-Muğnî”; c: 1, s: 151)

el-Merdâvîde -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:

“Hareketetmekten ve kendisine abdest aldıracak birisini bulmaktan âciz olanhastanın hükmü, su bulamayan kimse gibidir.

Kendisineabdest aldıracak kimseyi beklediği takdirde namaz vaktininçıkmasından endişe ederse, teyemmüm alıp namazınıkılar. Mezhebimize göre namazını iâde etmesigerekmez.” (“el-İnsâf”; c: 1, s: 265)

Şeyhulislâmİbn-i Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyledemiştir:

“Suyadoğru hareket etmekten âciz olduğundan dolayı suyu kullanmaimkânı bulamaz ve kendisine de suyu verecek kimse yoksa, bu takdirde subulamayan kimse hükmündedir. Eğer namaz vakti içerisinde kendisine suverecek birisi varsa, bu takdirde su bulan kimse hükmündedir.”(“Şerhu’l-Umde”; c: 1, s: 433-434)

“el-Mevsûatu’l-Fıkhıyye”deşöyle gelmiştir:

“Sukullanma gücüne sahip olmayan âciz kimse teyemmüm alır, fakat namazınıiâde etmez. Bu kimse, zorlanan, hapsedilen, suyun yakınınabağlanan, seferde veya mukimlik halinde vahşi hayvan veya insandankorkan kimse gibidir. Çünkü bu kimse, su bulamayan kimse hükmündedir.Oysa Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöylebuyurmuştur:

إِنَّ الصَّعِيدَ الطَّيِّبَ طَهُورُ الْمُسْلِمِ ، وَإِنْ لَمْيَجِدِ الْمَاءَ عَشْرَ سِنِينَ ، فَإِذَا وَجَدَ الْمَاءَ وَلْيُمِسَّهُ بَشَرَتَهُ،فَإِنَّ ذَلِكَ خَيْرٌ. [ رواه البزار وصححه الألباني في صحيح الجامع ]

“Temiz toprak, on sene su bulamasa damüslümanın abdest suyudur.Su bulduğu zaman, suyu (abdest alması gerekiyorsa abdest azalarının,boy abdesti alması gerekiyorsa bütün vücûdunun üzerine) döksün.Çünkü o bereket ve ecirdir.”(Bezzâr; “Mecme’u’z-Zevâid; c:1, s: 261.Elbânî; “Sahih-il-Câmi'”; hadis no: 3861’de “hadissahihtir” demiştir.) (“el-Mevsûatu’l-Fıkhıyye”;c: 14, s: 260)

Bu konuda (20935) nolu sorununcevabına bakabilirsiniz.

İkincisi:

Eğer bu kimse,abdest azalarından birkısmını yıkayabiliyorsa ve hastalığı kalandiğer azaları yıkamasına engel oluyorsa, abdestazalarından yıkayabildiklerini yıkaması veyıkayamadığı diğer azaların yerine de teyemmümalması gerekir.

Nitekim (67614) nolu sorunun cevabındabu konunun açıklaması geçmişti.

Üçüncüsü:

Teyemmümün alınışına gelince,değerli âlim Muhammed b. Salih el-Useymîn -Allah ona rahmet etsin- bukonuda şöyle demiştir:

“Benim görüşüme göre sünnetinzâhirine mutabık olan teyemmümün alınış şeklişöyledir:

Parmaklarının arasınıaçmaksızın iki elinle toprağa bir defa vurman ve avuç içleriyleyüzünü mesh etmen, sonra da avuç içleriyle ellerini meshetmendir.Böylelikle teyemmüm tamam olur.” (“eş-Şerhu’l-Mumti'”;c: 1, s: 488)

Nitekim (21074) nolu sorunun cevabındabu konunun detaylı açıklaması geçmişti.

Dördüncüsü:

Su kullanmaktan âciz olan hasta, teyemmüm alıpnamazını kılarsa ve namazını bitirdikten sonra da sukullanma imkânı bulursa, namazını iâde etmesi (yenidenkılması) gerekmez. Çünkü bu hasta kimse, üzerine farz olan veyapmakla emrolunduğu şeyi yerine getirmiş sayılır.

Şeyhulislâmİbn-i Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyledemiştir:

“…Çünkü Allah Teâlâ, imkânı nisbetince yerinegetirebildiği ancak bir vakit namazla onu muhatap tutmuştur. Yerinegetirmekten âciz kalınan şart, acziyet sebebiyle düşer.

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-‘in:

إِنَّ الصَّعِيدَ الطَّيِّبَ طَهُورُ الْمُسْلِمِ ، وَإِنْ لَمْيَجِدِ الْمَاءَ عَشْرَ سِنِينَ..

“Temiz toprak, on sene su bulamasa damüslümanın abdestsuyudur.”

Hadisi ile:

“…Toprak sana yeter…”

Hadisi,toprağın suyun yerine geçtiğine mutlak anlamda birdelildir.”(“Şerhu’l-Umde”; c: 1, s: 425)

Beşincisi:

Evinduvarına elleri vurarak teyemmüm almaya gelince, ilim ehli bu konudaihtilaf etmişlerdir. Bu ihtilafları ise, Allah Teâlâ’nın şu emrinde kastedilen şeydenolmuştur:

… فَتَيَمَّمُواْ صَعِيداًطَيِّباً … [ سورة النساء من الآية: 43 ]

“… temiz topraklateyemmüm edin… ” (Nisâ Sûresi: 43)

Doğruolan görüşe göre doğru olan görüşe göreâyetin anlamı şudur:

“Âyettegeçen “Saîd”dan kasıt; yerin üzeridir. Bu, ister toprak, isterkum, ister taş, isterse başka bir şey olsun.

Bunagöre eğer duvar, boya ile boyanmamış ise, üzerinde istertoz olsun veya olmasın, onunla teyemmüm almak câizdir. Çünkü duvar,toprak cinsinden olan bir şeyden yapılmıştır.Ağaç ile kaplanmış veya boya ile boyanmış ise,-eğer üzerinde toz yoksa- bu ağaç veya boya, toprak cinsindenolmadığı için onunla teyemmüm alınmaz. Çünkü toz,toprak cinsindendir.

Bu konuda (36774) nolu sorununcevabına bakabilirsiniz.

Altıncısı:

Hareketetmekten âciz olan hastanın namazı kılması gerektiğinegelince, bu konuda “el-Mevsûatu’l-Fıkhıyye”de şöylegelmiştir:

“Hastaveya felçli kimse, fakihlerin çoğunluğuna göre sadece gücüyettiği rükünleri yerine getirir. Çünkü bir fiili yerinegetirmekten âciz olan kimse, onu yerine getirmekle sorumlu tutulmaz.Hasta,ayakta kılmaktan âciz olursa, oturarak rükû ve secdesini yapar. Bunu dayerine getirmekten âciz olursa, oturarak îmâ (işâret) ilenamazını kılar ve secdede, başını rükûdan dahafazla eğer. Eğer oturmaktan da âciz olursa, sırt üstüuzanır îmâ ile kılar. Çünkü özür yeri sebebiyle rüknünsâkıt olması, özür kadarıylasınırlandırılır.

İmrânb. Husayn’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre oşöyle demiştir:

“HastalandığımdaRasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- beni ziyâret ederek banaşöyle buyurdu:

– Ayakta namaz kıl.Ayakta namazkılmaya gücün yetmezse, oturarak namaz kıl. Oturarak da namazkılmaya gücün yetmezse, yan üzeri yatarak îmâ ile namaz kıl.” (“el-Mevsûatu’l-Fıkhıyye”;c: 26, s: 208)

Değerliâlim Salih el-Fevzân’a şöyle sorulmuştur:

“Benimyaşlı ve vücûdunun sol tarafı felçli olan babam var.Babamın bu sol tarafı, hareket etmekten tamamen yoksundur.Bununiçindir ki yürüyemeyip, hareket edememekte ve kendisine âit tuvalette kendiihtiyacını giderememektedir. Bu durum, on yıldır devametmektedir.Fakat üç veya dört ay önce bu hastalık kendisine dahaağır gelmeye başladı. Namaz kılmak için taharet veabdestini alamadığından dolayı babamın namazıterk etmesi câiz midir?

Eğernamazı terk etmesi kendisine câiz değil ise, taharet ve abdestininasıl almalı ve namazını nasılkılmalıdır?

Bu halüzere olduğu sürece namazdan muaf olduğuna inandığıiçin hastalık süresince geçmişte terk ettiği namazlarındandolayı ne yapmalıdır?

Bununüzerine o şöyle cevap vermiştir:

“Aklıyerinde olduğu sürece müslümandan namaz sâkıt olmaz. Fakat Allah Teâlâ’nın şu emri gereği, bulunduğu halüzere namazını kılar.

فَاتَّقُوا اللَّهَ مَااسْتَطَعْتُمْ… [ سورة التغابن من الآية: 16 ]

“(Ey mü’minler!) O haldegücünüz yettiği kadarıyla Allah’tan korkun (Allah’tan korkmadagüç ve takatinizi harcayın).” (Teğâbun Sûresi:16)

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- de hasta kimseyeşöyle buyurmuştur:

“Ayakta namaz kıl.Ayaktanamaz kılmaya gücün yetmezse, oturarak namaz kıl. Oturarak da namazkılmaya gücün yetmezse, yan üzeri yatarak îmâ ile namaz kıl.”

Bu sebeple felç hastalığına yakalananbabanızın, felçli olmayan sağlam eliyle abdest almaya gücüyetiyorsa veya birisinin yardımıyla kendisine abdestaldırabiliyorsa, böyle yapması gerekir.

Eğer su ile abdest alamıyorsa, bu takdirdetoprakla teyemmüm alır.

Eğer kendisi teyemmüm alamıyorsa,başkası tarafından ona teyemmüm aldırılır.Teyemmüm aldırılırken de kendisine bakan veya oradabulunanlardan birisi onun iki ellerini toprağa vurdurur, sonra iki eliyleonun yüzünü ve ellerini mesh ettirir. Bu arada babanız, teyemmüme niyetetmelidir.Daha sonra babanız bulunduğu hal üzere oturarak veya yanyatarak namazını kılar.Gücü nisbetince başıyla da rükûve secdeye işâret eder (rükû ve secdeyi îmâ ile yapar).

Babanız felçli olması sebebiylebaşıyla işâret edemiyorsa (îmâ yapamıyorsa),başının bir ucuyla rükû ve secdeye işâret eder.

İşte bu şekilde olur. Allah’a hamd olsundîn kolaylıktır.Fakat bu kolaylık, namazı tamamen terketmek anlamında değildir. Aksine zikrettiğimiz gibibulunduğu hal üzere namazını kılar. Terk etmişolduğu namazları da gücü yettiğince kılmasıgerekir.” (“el-Muntekâ Min Fetâvâ’l-Fevzân”; c: 4, s: 27)

Allah Teâlâ en iyi bilendir.

Kaynak

İslam Soru-Cevap Sitesi

at email

e-posta hizmetine katılım

Yeni bilgiler ve güncellemelerden haberdar olmak için e-posta hizmetimize katılmanızdan dolayı memnuniyet duyarız

phone

İslam Soru & Cevap Uygulaması

İçeriğe daha hızlı erişim ve internet olmadan gezinme yeteneği

download iosdownload android