0 / 0
17,07403/10/2014

PEYGAMBER -SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM- İLE ALAY EDİLMESİNE KARŞI TAVRIMIZ NASIL OLMALIDIR?

Soru: 86109

Batılı bazı ülkelerin, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- ile alay etmelerini ve onunla dalga geçmelerini hepimiz işittik.

Peki bu olay karşısındaki tavrımız ne olmalıdır?

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-‘i nasıl müdafaa etmeli ve savunmalıyız?  

Cevap metni

Allah'a hamdolsun ve peygamberine ve ailesine salat ve selam olsun.

Hamd,yalnızca Allah’adır.

Birincisi:

Şüphesizbu akılsız ve aptal mücrimler, Peygamberimiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- ilealay etmeleri ve onunla dalga geçmeleri, bize ve dîni için gayretli ve hevesliolan her müslümana kötülük etmişlerdir.

Muhammed -sallallahu aleyhive sellem- ki yeryüzüne ayak basmış,gelmiş-geçmiş en fazîletli insandır.

Muhammed -sallallahu aleyhive sellem- ki yaratılmışların ilkinden sonuncusuna kadaronların en hayırlısıdır. -Rabbimin salât veselâmı, onun üzerine olsun-.

Onlarınarlanmadan-utanmadan yapmış oldukları budavranışı, pek garipsememek gerekir.Çünkü onlar, bu ahlaksızlığadaha lâyıkt ve daha çok hak eden topluluklardır.

Ayrıca PeygamberimizMuhammed -sallallahualeyhi ve sellem-‘in şahsına yapılan bu çirkin saldırı,kalplerimizi kırması, bunu yapanlara karşı kalplerimizi kinve nefret doldurması ve bizim, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- içincanlarımızı fedâ etmeyi istememizle birlikte bunuyapanların helâk olacaklarını ve devletlerinin yok olmayayakınmüjdeleyebiliriz.

Nitekim Allah Teâlâbu konuda şöyle buyurmuştur:

إِنَّا كَفَيْنَاكَ الْمُسْتَهْزِئِينَ [ سورة الحجر الآية: ٩٥]

“Şüphesiz ki biz, seninle alay edenleri (helâk etmeksûretiyle onları)n haklarından gelmeye yeteriz.” (HicrSûresi: 95)

Bu sebeple AllahTeâlâ, Peygamberi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘i alay eden mücrimlerin hakkından gelecektir.

NitekimAllah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

إِنَّ شَانِئَكَ[ سورة الكوثر الآية: ٣]

“Asıl sonu kesik (ve her türlühayırdan kesik, hakîr ve zelîl) olan, şüphesiz sana kinbesleyendir.” (Kevser Sûresi: 3)

“Eskidenmüslümanlar, düşmanın kalesini kuşattıklarında kaleyifethetmek zorlaştığı zaman ve kâfirlerin Peygamber -sallallahu aleyhive sellem-‘i çekiştirip ona sövdüklerini işittiklerizaman kaleyi fethetmenin yakın olduğunu birbirlerinemüjdelerlerdi.Ardından kısa bir süre sonra geçmeden Allah Teâlâ, elçisiMuhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in intikamını onlardan intikam almak içinkendi katından bir fetih getirir ve kale fethedilirdi.”(es-Sârimu’l-Meslûl; s: 116-117).

Peygamber -sallallahu aleyhi vesellem- ile alay edenlerinhelâk ve rezil olduklarına dâir tarihte pek çok örnekler vardır.

Üstelik beşeriyetinefendisi, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- ile alay eden bu kimseler, ondan neyin intikamınıalmakta ve hıncını çıkarmaktadırlar?!

– Onlar, AllahTeâlâ’nın vahdâniyyetine îmân etmedikleri için, Muhammed -sallallahu aleyhi vesellem- tevhîde (AllahTeâlâ’yı birlemeye) dâvet etmiş olduğu için ondan intikam almakta vehıncını çıkarmaktadırlar.

– Onlar, AllahTeâlâ’ya eş ve evlât nisbet ettikleri için, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- Rabbi Allah Teâlâ’yıyüceltmiş ve bu iftiracıların söyledikleri şeylerden O’nutenzih etmiş olduğu için ondan intikam almakta vehıncını çıkarmaktadırlar.

– Onlar,başıboş bir ahlakı ve azgın bir şehvetiistedikleri için, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in yüce ahlâka dâvet etmiş, kötü ahlâkıterketmeyi emretmiş, fazîlet ve yüce ahlâka dâvet etmiş, rezâletegötüren her kapıyı kapatmış olduğu için ondanintikam almakta ve hıncını çıkarmaktadırlar.

– Onlar,şehevî duygular ve rezâlet bataklığında batmak istiyorlar. Zatenistediklerini de elde etmişlerdir!

– Onlar,Allah’ın elçisi olduğu için Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘den intikamalmakta ve hıncını çıkarmaktadırlar. Oysa Allah Teâlâ onu,elçilik görevini yerine getirmesi ve vahyini tebliğ etmesi için seçmiştir.

Muhammed -sallallahu aleyhi vesellem-‘in Allah Teâlâtarafından gönderilen bir peygamber olduğuna delâlet eden sayılamayacakkadar çoktur.

– Onlar, ayınortadan ikiye yarılması olayını hiç işitmediler mi?

– Onlar, onun parmaklarınınarasından suyun defalarca fışkırdığını hiçişitmediler mi?

– Onlar, onun büyükmucizesi olan, Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’nın kelâmı, buKur’an’ı hiç işitmediler mi? Bu Kur’an ki Allah Teâlâ onukorumuştur.Onunla oynamak isteyenlerin eli ona uzanamamıştır.

– Onlar, AllahTeâlâ tarafından kendi peygamberlerine gönderilen kitaplarlaöyle oynamışlar ki, hem de ne oynamışlar!

NitekimAllah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

لِّلَّذِينَ يَكْتُبُونَ الْكِتَابَ بِأَيْدِيهِمْ ثُمَّ يَقُولُونَ هَذَا مِنْ عِندِ اللّهِ لِيَشْتَرُواْ بِهِ ثَمَناً قَلِيلاً فَوَيْلٌ لَّهُم مِّمَّا كَتَبَتْ أَيْدِيهِمْ وَوَيْلٌ لَّهُمْ مِّمَّا يَكْسِبُونَ [سورة البقرة الآية: ٧٩]

“Elleriyle Kitap yazıp, sonra onuaz bir bedel karşılığında satmak için: ‘Bu Allah katındandır’,diyen (yahudî)lerin vay haline! Elleriyleyazdıklarından dolayı vay hâline onların! Ve kazandıklarından dolayı vayhâline onların!” (Bakara Sûresi: 79)

Hatta PeygamberimizMuhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in doğruluğunu ve samimiyetinigösteren en büyük delil; dîninin asırlardır diğer dînlereüstün gelip muzaffer olarak kalmasıdır. Nitekim Peygamberimiz-sallallahu aleyhi ve sellem-, hayatı boyunca düşmanlarınakarşı dâima üstün gelmiştir.

(Peygamberlik iddiâsında bulunarak) hem kendisine,hem de dîninine iftirâ eden ve yalansöyleyene (yalancı peygambere) yeryüzünde bu kadar uzun süre imkânvermemesi, AllahTeâlâ’nın hikmeti gereğidir. Hatta kendi bilginlerinin yazdıklarıve tahrif ettikleri kitaplarında bile peygamberlik iddiâsında bulunanyalancı peygamberin otuz sene veya buna yakın bir süreden fazlayeryüzünde kalması, sonra da onun yok olup gitmemesi mümkün değildir.

Nitekim anlatıldığınagöre, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘e küfreden ve onunyalancı olduğunu iddiâ eden hıristiyan birisini hıristiyanbir kralın huzuruna getirirler. Bunun üzerine o kral hıristiyan dînâlimlerini biraraya toplar ve onlara şöyle sorar:

– Peygamberlikiddiâsında bulunan yalancı peygamber yeryüzünde kaç yılkalır?

O âlimler:

– Şöyle,şöyle, otuz sene veya buna yakın bir süre kalır, dediler.

Bunun üzerine kralşöyle der:

– O halde buMuhammed’in dîni beş yüz veya altı yüz yıldan daha fazla süredir(bu, kralın o zamanki devrine göre idi) diğer dînlere üstüngeldiğine, insanlar tarafından kabul gördüğüne ve insanlarbu dîne tâbi olmaya devam ettiğine göre nasıl oluyor da buMuhammed yalancı peygamber oluyor?

Ardından Muhammed -sallallahu aleyhive sellem-‘e küfreden ve onun yalancı peygamber olduğunu iddiâ edenadamın boynunu vurdurur!

(Bkz: Şeyhulislâmİbn-i Teymiyye’nin -Allah ona rahmet etsin-: ‘Şerhu’l-Akîdeti’l-İsfahâniyye’)

Onlar, pak veberrâk olan İslâm dâveti ulaştığında bu dînin gerçekolduğunu kabul edip ikrar etmekten, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-‘esaygı göstermekten kendilerini alamayan ve İslâm’a girdikleriniilân etmiş olan kendi dînlerinden birçok akıl sahiplerini, kral vebilginlerini hiç işitmediler mi?

NitekimHabeşistan kralı Necâşî bunu ikrar etmiş ve İslâm’agirmişti.

Peygamberimiz-sallallahu aleyhi ve sellem- Bizans imparatoru Herakliyus’a bir mektupgönderip onu İslâm’a dâvet ettiğinde, Herakliyus, Muhammed -sallallahu aleyhive sellem-‘in gerçek peygamber olduğunu ikrar etmiş, müslümanlığınıilân etmeye niyetlenmiş veRasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-‘in yanına gidip ona hizmetetmeyi temennî etmişti. Fakat kendi dîninden olanhrısitiyanlardan korktuğu için küfür üzere kalmış ve bu halüzere ölmüştü.

Günümüzdeonların dîninden olan birçok kimse İslâm’a girdiklerini ilân etmeyedevam etmektedirler.

1. Amerikalı bilim adamı MichaelHart, “Dünya Tarihi’nin En Nüfuzlu 100Şahsiyeti” adlı kitabında yüzyılınbaşına, Peygamberimiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘i koymuş ve adıgeçen kitabının 13. sayfasında şöyle demiştir:

“Muhammed -sallallahu aleyhive sellem-‘i bu listenin başına koymamın sebebi; Muhammed -sallallahu aleyhive sellem- tarihte, dînî ve dünyevî açılardan en büyük başarıyaulaşmış tartışmasız tek şahsiyettir.”

2. İrlandalıyazar George Bernard Shaw, “Muhammed”adını verdiği ve İngiliz yetkililerinin yakmılolduğu kitabında şöyle demiştir:

“Dünya,Muhammed’in düşüncesinde olan bir adama ne kadar da muhtaçtır!Ortaçağda dîn adamları (papazlar), cehâlet ve taassupsebebiyle Muhammed’in dînini en karanlık renklerle tasviretmişlerdir.Onlar, Muhammed’i, hıristiyanlığa birdüşman olarak kabul ediyorlardı. Fakat ben, Muhammed’inhayatını inceledim. Onu, takdire şâyân hârikulâde buldum.

Yine, onunhıristiyanlığın düşmanı olmadığısonucuna vardım. Aksine onu, insanlığınkurtarıcısı olarak adlandırmak gerekir. Bana göre o,şayet günümüzde dünyayı idâre etmiş olsaydı, beşeriyetin özlemle beklediği, dünyayısulh ve saâdete kavuşturmada başarılı olacak tek şahsiyettir.”

3. AnnieBesant, “The Life and Teachings of Muhammad/Muhammed’in Hayatı veÖğretileri” adlı kitabında şöyledemiştir:

“Arabistan’ınbu büyük peygamberinin hayatını ve şahsiyetini inceleyen, nasılyaşadığını ve insanlara nasılöğrettiğini bilen herkesin, Allah’ın büyük elçilerinden (peygamberlerinden) birisi olan bu kıymetliPeygamber için ürpertici bir saygıyla dolmaması mümkün değildir.Arzettiğim bu eserde söyleyeceklerimin pek çoğu,çoklarının bildiği şeyler olsa da, ben onları ne zamanyeni baştan okusam, bu Arabistanlı öğretmen için hep yenibir hayranlık ve yeni bir saygı duyuyorum.”

4. Avusturyalı Schabrak şöyle demiştir:

“Bütüninsanlık (beşeriyet), Muhammedgibi bir insanla iftihar eder.O, okuma-yazma bilmemesine rağmen, on küsürasır önce yeni bir dîn getirmeye muvaffak olmuştur. BizAvrupalılar, onun bulunduğuzirveye ulaşabilirsek, en mutlu nesil oluruz.”

5.Kanadalı oryantalist (müsteşrik) Samuel Zwemer şöyledemiştir:

“ŞüphesizMuhammed, güçlü bir reformcu, fasih konuşan bir hatip, korkusuz bir cesurve büyük bir düşünür idi. Bu vasıflara aykırı olanşeyleri ona nisbet edemeyiz.İşte getirmiş olduğuKur’an ve kendisinin tarihi, bu iddiânın doğru olduğunaşâhitlik etmektedir.

6. Nobel barışödülü almış İngiliz filozof Thomas Carlyle, “Tarihte Kahramanlar” adlıkitabında şöyle demiştir:

“İslâm dîni yalandır ve Muhammed bir sahtekâr veyalancıdır, diyen kimseye kulak vermek, bu çağda birkonuşmacı için en büyük utanç vesilesidir.

Hayatıboyunca sağlam prensip sahibi, kararlı, iyiliksever, şefkatli,takvâlı, fazîletli, hür, çok ciddî ve samimî bir insan olaraktanınmıştır.Buna karşılık sevimli, dostcanlısı, hatta neşeli ve şakacı bir karakteresahiptir.

Adâletli,iyi niyetli,katıksız birzekâyla, ateş ve ışıkla, işlenmemiş meziyetlerledolu; sanki gecenin zifiri karanlığında parlayan kandil gibidir.Yüzünurla dolu, fıtratı ile büyük bir insan idi.Hiçbir okul onubilgilendirmemiş, hiçbir öğretmen de terbiye etmemiştir.Çünkü onun buna ihtiyacı yoktu.”

6. Almanedebiyatçı Johann WolfgangVon Gotheşöyle demiştir:

“Biz, Avrupalılar olarak bütünimkânlarımıza rağmen, Muhammed’in ulaştığışeye henüz ulaşamadık. Gelecekte de onu hiç kimse geçemeyecektir.Ben, tarihte insanlık için ideal şahsiyetleriaraştırdım. Bunu peygamber Muhammed’de buldum.Gerçeğin deişte bu şekilde ortaya çıkması ve yücelmesi gerekir. Nitekimbütün dünyayı, tevhîd kelimesine boyun eğdirmek sûretiyle Muhammed bunubaşarmıştır.”

Böyle olduğuna göre bütün dünyanın -ki onların bundanhiçbir başka çaresi yoktur Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘i bütün liderlerin üzerindetutmaları, yaratılmışlar arasındaki büyüklüğünü, üstünlüğünüve her şeyden daha çok takdir edilmesi gerektiğini bilmeleri gerekir.

Yine, bütündünyanın, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in risâletine ve onun AllahTeâlâ’nın göndermiş olduğu kıymetli peygamberlerinsonuncusuolduğuna îmân etmeleri gerekir.

Bizler, bufırsatı iyi değerlendirip onları İslâm’a dâvetetmeliyiz. Çünkü onların mücrim ellerinin işlemiş olduğuşeyleri İslâm’dan başka bir şey silemez. Eğer onlarhala inat edip büyüklük taslarlar ve bulundukları hal üzere kalmaktaısrar ederlerse, bu takdirde onları içerisinde ebedî olarak kalacaklarıcehennem ateşiyle müjdeleyin!

NitekimAllah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

إِنَّهُ مَن يُشْرِكْ بِاللّهِ فَقَدْ حَرَّمَ اللّهُ عَلَيهِ الْجَنَّةَ وَمَأْوَاهُ النَّارُ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ أَنصَارٍ[ سورة المائدة الآية:٧٢]

“Allah,kesinlikle Meryem oğlu Mesih’tir diyenler, muhakkak kâfirolmuşlardır. Oysa Mesih: Ey İsrailoğulları! Rabbim veRabbiniz olan Allah’a ibâdet edin. Zirâ her kim, Allah’a şirkkoşarsa, Allah ona cenneti haram kılar ve onun varacağı yerde ateştir. Zâlimler için (onları cehennemden kurtaracak)yardımcılar da yoktur, demişti.” (Mâide Sûresi: 72)

Yine, AllahTeâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

وَمَن يَبْتَغِ غَيْرَ الإِسْلاَمِ دِينًا فَلَن يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِي الآخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرِينَ[سورة آل عمران الآية: ٨٥]

“Kim,İslâm’dan başka bir dîn isterse/ararsa, o dîn ondan asla kabulolunmayacaktır. Ve o, âhirette hüsrâna uğrayanlardan olacaktır.”(Âl-i İmrânSûresi: 85)

Peygamber -sallallahu aleyhive sellem- de bu konuda şöyle buyurmuştur:

وَالَّذِي نَفْسُ مُحَمَّدٍبِيَدِهِ، لاَ يَسْمَعُ بِي أَحَدٌ مِنْ هَذِهِ الْأُمَّةِ يَهُودِيٌّ وَلاَنَصْرَانِيٌّ، ثُمَّ يَمُوتُ وَلَمْ يُؤْمِنْبِالَّذِي أُرْسِلْتُ بِهِ إِلاَّ كَانَ مِنْ أَصْحَابِ النَّارِ. [ رواه مسلم ]

“Muhammed’in nefsi elindeolan Allah’a yemîn ederim ki, bu ümmetten yahûdi olsun, hıristiyan olsun,her kim beni(m elçiliğimi) işitir de sonragönderildiğim dîne îmân etmeden ölürse, o cehennemhalkındandır.”(Müslim;,hadis no:153)

İkincisi:

AllahTeâlâ hikmet sahibidir. Sadece şer olan bir şeyi asla takdir etmez.Aksine ne kadar insanlara şer olarak gözükse de, Allah Teâlâ’nınmü’min kulları için takdir ettiği o şeyde hayır olmasıgerekir.

Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi vesellem- bu konuda şöyle buyurarak ne kadar doğrusöylemiştir:

عَجَبًا لِأَمْرِ الْـمُؤْمِنِ!إِنَّ أَمْرَهُ كُلَّهُ خَيْرٌ، وَلَيْسَ ذَاكَ لِأَحَدٍ إِلَّا لِلْمُؤْمِنِ؛إِنْ أَصَابَتْهُ سَرَّاءُ شَكَرَ فَكَانَ خَيْرًا لَهُ، وَإِنْ أَصَابَتْهُضَرَّاءُ صَبَرَ فَكَانَ خَيْرًا لَهُ. [ رواه مسلم]

“Mü’minin ilginç bir hâli vardır.Onun her işihayırdır. Bu meziyet, mü’minden başka hiç kimsede yoktur.Eğersevindiren bir şey kendisine isâbet ederse, şükreder. Bu da onun içinbir hayır olur. Eğer bir darlık (musibet) kendisine isâbet ederse, sabreder. Bu daonun için bir hayır olur.”(Müslim, hadis no: 2999)

Allah Teâlâ -herkestarafından bilinen- İfk hâdisesi hakkında şöylebuyurmuştur:

لا تَحْسَبُوهُ شَرًّا لَّكُم بَلْ هُوَ خَيْرٌ لَّكُمْ لِكُلِّ امْرِئٍ مِّنْهُم مَّا اكْتَسَبَ مِنَ الإِثْمِ وَالَّذِي تَوَلَّى كِبْرَهُ مِنْهُمْ لَهُ عَذَابٌ عَظِيمٌ [ سورة النور من الآية:١١]

“Siz onu (o iftirâyı) kendiniz için birşer sanmayın.Aksine o, sizin içinhayırlıdır. O iftirâcılara gelince, onlardan her birine,kazandığı günah nisbetinde cezası vardır.Onlardan bu iftirânınçoğunu üstlenen kimseye ise, (âhirette) cezânın enbüyüğü vardır.” (Nûr Sûresi: 11)

Peygamberimiz -sallallahualeyhi ve sellem-‘e dil uzatıp ona küfredenlerin, bu iğrenç suçlarındançıkarılan bazı faydalar vardır.

Bu fadalar:

1. Bu kâfirlerin, çoğuzaman yapmacık olarak kendilerini barışçı göstermeyeçalışsalar bile, kalplerinde müslümanlara karşıgizlemiş oldukları kin ve nefret açıkça ortaya çıkmıştır.

NitekimAllah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاء مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ [سورة آل عمران الآية: ١١٨]

“Ey îmân edenler! Sizin dışınızdakileri(mü’minlerden başkalarını) sırdaş edinmeyin. Çünküonlar size fenâlık etmekten asla geri durmazlar, dâima sizinsıkıntıya düşmenizi isterler. Size olandüşmanlıkları, ağızlarından dökülensözlerinden belli olmaktadır. Kalplerinin gizledikleridüşmanlık ise daha büyüktür. Eğer düşünüp akılederseniz, âyetlerimizi size açıklamış bulunuyoruz.”(Âl-i İmrânSûresi: 118)

2.Batılıların düşünce özgürlüğü konusundaki çiftestandartlı oldukları açıkça ortayaçıkmıştır. Onlar, burada düşünce hürriyetine gerekduymaktadırlar. Akıl sahibi herkes bilmektedir ki,başkasının kutsal değerlerine dokunduğunuz veya saldırdığınızzaman, işte sözde düşünce özgürlüğü orada biter. Amaonlar düşünce özgürlüğü konusundaki iddiâlarındayalancıdırlar.

Nitekim yakınbir tarihte bir hükümet, ülkesindeki Buda’nın heykellerini kırmayabaşladığı zaman, dünya ülkelerinin derhal ayaklandıklarınıve bu olaya karşı çıktıklarını hepimizhatırlıyoruz.

O halde sizin sözde düşünceözgürlüğünüz hani nerede kaldı?

Muhammed -sallallahu aleyhi vesellem-‘inşahsına yapılan bu çirkin saldırıyı da niçindüşünce özgürlüğü olarak kabul etmiyorsunuz?

3. “Müslümanolmayanlara kâfir demeyin.Aksine bizimle onlar arasında fitne ateşinialevlendirmemek için onlara, bizden başkası deyin” diyen,bizim insanımız olduğu halde, batılaşmış veonların anlayışını benimsemiş bazıkimselerin bu sözlerinin geçersiz olduğu açıkça ortayaçıkmıştır.

Dikkat edin!Herkes, kimin kimden nefret ettiğini, kimin başkasınınkutsal değerlerine saygı göstermediğini ve kimin fırsatbuldukça başkasına savaş ilân ettiğini iyi bilmelidir.

4.Başkasının düşüncesine saygı göstermek ve onasaldırmamak ilkesi üzerine kurulmuş olan, “Medeniyetler veyaDînlerarası Diyalog” diye dünyaya sürekli tekrarlayıpdurdukları iddiâlarında yalancı oldukları açıkça ortayaçıkmıştır.

Onlar hangi diyaloguistemektedirler?

Hangisaygıyı gösterdiklerini iddiâ etmektedirler?

Onlar, kendilerinesaygı göstermemizi ve onları yüceltmemizi istemektedirler. Hattakendilerine rükû edip secde etmemizi istemektedirler. (Biz böyleyaptıkça) onlar daha çok bizimle alay edip dalga geçmiyorlar mı? Bizedaha fazla zulmetmiyorlar mı?

5. Müslümanlarınkalplerinde îmân ateşi yeniden canlanmıştır. Bu olayınardından müslümanların göstermiş oldukları tepkilerin,îmânın onların kalplerine yerleştiğine ve PeygamberleriMuhammed -sallallahualeyhi ve sellem-‘i ne kadar çok sevdiklerine delil teşkilettiğini gözlerimizle gördük. Öyle ki dînin bazıemirlerini yerine getirmeyen kimseler bile, Rasûlullah -sallallahu aleyhi vesellem-‘in intikamını almak için onu savunur hâle gelmiştir.

6. Müslümanlarınsaflarını birleştirmiştir.Ülkeleri ve dillerifarklı da olsa,müslümanların bu olay karşısında birbirlerinedestek verdiklerini ve aynı tavırları sergilediklerini -Allah’ahamdolsun- gözlerimizle gördük.

7. Batının,İslâm’a karşı birleştikleri açıkça ortayaçıkmıştır. Bu ülke (Danimarka), bu konuda batılıülkelerden yardım ister istemez, batılı ülkelerin hemen hepsi, onunyanında yer aldıklarını açıklamışlardır.Mücrimler, herkesin aynı siperde olduğunu ve bizim de onlarınhepsine birden karşı koyamayacağımızımüslümanlara öğretmek için, bu iğrenç karikatürlerigazetelerinde yayınlamak için birbirlerine tavsiyede bulunmuşlardır.

8. Bazımüslümanları, batılıları İslâm’a çağırmayagayret etmesini ve bu dînin gerçek parlak yüzünü onlaraaçıklamasını sağlamıştır.

Nitekim bazımüslümanları, gerçeği görürler ümidiylebatılıların gözlerinin üzerindeki kapaklarıkaldırmak için, onların dillerinde kitaplar bastırmak üzerebirbirleriyle yarıştıklarını gözlerimizlegördük.

9. Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-‘e saldıran ülkelerin ürünlerini boykot edenmüslümanların, bu davranışlarının sonuçlarıaçıkça ortaya çıkmıştır. Bu sebeple devletleri, -en yüksek düzeyde olsa bile- resmî veya siyâsîhiçbir girişimde bulunamamıştır. Fakat boykotun üzerindençok geçmeden birkaç gün sonra karikatürleri yayınlayan gazete ve gazeteningenel yayın yönetmeni özür dilemek ve sözlerindeki üslubudeğiştirmek zorunda kalmışlardır. Bunun üzerinemüslümanlarla olan gerginlik biraz olsun yumuşamaya başlamıştır.

Bu yöntemle(boykot yöntemiyle), düşmanlarından intikam alabilmek ve onlarazarar verebilmek için müslümanların kullanabilecekleri yeni bir silahortaya çıkmış oldu.

10. Batıyaapaçık bir mesaj gönderilmiş oldu. O mesaj da şudur: Bizmüslümanlar, dînimize bir şey gelmesine veya zarar verilmesine veyahut daPeygamberimiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in şahsına saldırılmasına aslarâzı olmayız. Bundan dolayı kendimizi, babamızı veannemizi ona fedâ ederiz.

Şâirindediği gibi:

“Zirâ babam,dedem ve ırzım, Muhammed’in ırzı için sizin yerinize fedâolsun.”

Üçüncüsü:

Bu olay konusundaüzerimize düşen göreve gelince;

1. Üzerimizedüşen görev, bunu şiddetle reddetmektir.Herkes, gücününyettiğince ve elinden geldiğinde hareket etmelidir. Örneğinherkes, Danimarka hükümetine veya dışişleribakanlığına veya gazetelerine bir mesaj veya makale yollamasıveyahut telefon etmelidir.

2. Karikatürleriyayınlayan yetkililerden ciddî anlamda açıkça özür dilenmesi, bukonuda iki yüzlü davranıp özür dileme adı altında suçunuörtbas etmemesi istenmelidir. Bizler, müslümanları küçükdüşürücü özür beyan edilmesini istemiyoruz. Onların, hatayıkabul etmelerini ve bu hatadan dolayı özür dilemelerini istiyoruz.

3. Bu karikatürleriyayınlayan mücrimlerin cezalandırılmaları istenmelidir.

4. Danimarkahükümetinin İslâm’a ve müslümanlara düşmanlık etmektenvazgeçmesi de istenmelidir.

5. İslâm’adâvet eden, İslâm’ı ve İslâm peygamberini tanıtan kitapların,onların dillerine çevrilmesi ve Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in güzel kokulu hayatı açıklanmasıgerekir.

6. Peygamber-sallallahu aleyhi vesellem-‘i ve onunşahsını savunan programların yayınlanması için radyove televizyon kanalları kiralanmalı ve bu programlara batılıakıl anlayışını iknâ edebilecek güç ve bilgiye sahipkimseler misafir edilmelidir. -Allah’a hamdolsun- bu kimselerde pek çoktur.

7.Değişik dillerde yayın yapan dergi, gazete ve internetsitelerinde yayınlanması için güçlü ve sağlam makaleleryazılmalıdır.

8. Onlarınürünlerini boykot etmeye gelince, eğer boykotun onlar üzerinde bir etkisiolacaksa, -ki böyle olacağı kesindir- o halde niçin onlarıboykot etmeyelim ve onların yerine müslümanların sahip olduklarışirketleri araştırmayalım?

9. İslâm’a veonun peygamberine vahşice saldıran bu kampanyaya karşı koymalı,İslâm’ın güzel yönleri ve İslâm’ın -gizli veanlaşılmaz değil de- açık olan görüşlere uygunolduğu açıklanmalı ve mücrimlerin şüphelerine cevapverilmelidir.

10. Sünnetesıkı sıkıya bağlanmalı ve her şeyde Peygamber-sallallahu aleyhi vesellem-‘in yolunasarılıp bu konuda sabır gösterilmelidir.

NitekimAllah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

وَإِن تَصْبِرُواْ وَتَتَّقُواْ لاَ يَضُرُّكُمْ كَيْدُهُمْ شَيْئًا[ سورة آل عمران الآية:١٢٠]

“Size bir iyilikdokunsa,bu onları tasalandırır.Başınıza bir belâgelse, buna da sevinirler. Eğer sabreder ve Allah’a karşıgelmekten sakınırsanız, onların hilesi size hiçbir zararveremez. Şüphesiz Allah, onların yaptıklarını ilmiylekuşatmıştır.” (Âl-iİmrân Sûresi: 120)

11.Onları İslâm’a dâvet etmeye çalışılmalıdır.Şüphesiz bizler, onlara öfke, kızgınlık ve kingözüyle bakıyor olsak bile, yine de onlara şefkat gözüylebakmalıyız. Çünkü onlar, yakın bir zamanda öleceklerdir.Eğer bu hal üzere ölürlerse, cehennemlik olacaklardır. O haldeonlara merhamet etmek ve acımak için onları İslâm’a vekurtuluşa dâvet etmeliyiz.

AllahTeâlâ’dan dînini yüceltmesini, kendisini seven dostlarına yardımetmesini ve düşmanlarını zelîl kılmasını niyazederiz. Çünkü O’nun gücü buna yeter.

NitekimAllah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:

والله غالب على أمره ولكن أكثر الناس لا يعلمون[ سورة يوسفمن الآية: ٢١]

“Allah, emrini yerine getirmeyekâdirdir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” (YusufSûresi: 21)

AllahTeâlâ’nın salât ve selâmı, Peygamberimiz Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-‘in üzerine olsun.

Yine de eniyisini Allah Teâlâ bilir.

Kaynak

İslam Soru-Cevap Sitesi

at email

e-posta hizmetine katılım

Yeni bilgiler ve güncellemelerden haberdar olmak için e-posta hizmetimize katılmanızdan dolayı memnuniyet duyarız

phone

İslam Soru & Cevap Uygulaması

İçeriğe daha hızlı erişim ve internet olmadan gezinme yeteneği

download iosdownload android