Cevap:
Hamd, yalnızcaAllah'adır.
Bilindiğiüzere Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem- kendisine yalan nisbet etmektenuyarmış ve böyle yapanı şiddetli bir azapla tehditetmiştir.
NitekimMuğîre b. Şu'be'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyetolunduğuna göre o şöyle demiştir:
إِنَّ كَذِبًا عَلَيَّ لَيْسَ كَكَذِبٍ عَلَى أَحَدٍ؛ مَنْ كَذَبَ عَلَيَّمُتَعَمِّدًا فَلْيَتَبَوَّأْ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ. [رواه البخاري ومسلم]
"Bana yalanisnad etmek, başka birisine yalan isnad etmekgibi değildir.Kim bilerek bana yalanisnad ederse, cehennemden kendisine yer hazırlasın (cehennemdeki yerine hazırlansın)."[1]
Bu anlamda hadisler pek çoktur vebilinmektedir.
Bu konuda detaylı bilgi için (34725)nolu sorunun cevabına bakabilirsiniz.
İlim ehli, Nebi-sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünneti ile iştigal eden,hadisleri üzerinde uzun süre çalışan ve O'nun kaynağındançıkan sünnetini bilen birisi, rivâyet edilen nassın (hadisin), Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sözünebenzeyip benzemediğini birbirinden ayırt etmeyi öğrenmekiçin birtakım belirti ve ipuçlarını zikretmişlerdir. Yineyalancıların ve hadis uyduranların sözlerinde yaygınhalde bulunan bazı belirti ve ipuçlarını zikretmişlerdir.
İşte bu belirti ve ipuçları hakkındaİbn-i Kayyim -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
"Bu belirti ve ipuçlarından birisi deşudur: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in söylemeyeceğinitelikte birtakım gelişigüzel misaller içermesidir ki bunlar pekçoktur."[1]
Eğer zikredilen hadisin rivâyet edilmiş birsenedi varsa ve hadis ilmindeki kural ve ölçülere göre hadisinsenedine bakmak ve durumuna bakarak hadis hakkında hüküm vermek mümkünse,bu konuda hüküm böyledir. Peki (rivâyet edilen hadis), herhangi birkitapta zikredilen hikâyeden ibâret ise ve kitabın yazarı da hadisilmini bilmiyorsa veya sünnette araştırmak diye bir şeyibilmiyorsa, hüküm nice olur?
Yukarıda soruda geçen hadis, İlmîAraştırmalar ve Dâimî Fetvâ Komisyonu'na sorulmuş, bunun üzerinekomisyon şöyle cevap vermiştir:
"Soruda geçen hadisin, Rasûlullah -sallallahu aleyhive sellem-'e nisbet edilen uydurma ve yalan hadislerden olduğundaşüphe yoktur. Yine bu uydurma hadiste zikredilen sadaka ve zikredilenşekildeki namazın da dînde bir aslı yoktur. Bir müslümanın,ne ölünün kabrine konulduğu ilk gecede, ne de başka bir zamanda,ölünün veya başka birisinin yerine namaz kılması meşrûdeğildir. Ölünün adına sadaka vermeye gelince, ister onun akrabalarıolsun, isterse başkaları olsun, istedikleri zaman ölününadına sadaka vermeleri, bu konuda rivâyet olunan şu sahih hadisgereği meşrûdur:
"Bir adam, Nebi-sallallahu aleyhi ve sellem-'e gelerek şöyle sordu:
إِنَّ أُمِّيَ افْتُلِتَتْنَفْسُهَا، وَإِنِّي أَظُنُّهَا لَوْ تَكَلَّمَتْ تَصَدَّقَتْ، فَهَلْ لَهَاأَجْرٌ إِنْ تَصَدَّقْتُ عَنْهَا؟ قَالَ: نَعَمْ. [ رواه البخاري ومسلم ]
"Annem ansızınvefat etti. Eğer konuşmaya fırsat bulsaydı, tasaddukta bulunurdu.Onun için sadaka versem, ona ecir var mıdır? Diye sordu.
Bununüzerine Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
-Evet (onun içinecir vardır)."[2]
Nebi -sallallahu aleyhive sellem- sadakayı, ölünün defnedildiği ilk gece veyabaşka bir gece ile sınırlı kılmamıştır. Nitekim Ehl-i sünnetve'l-cemaat âlimleri, sadaka ve duânın, müslüman ölü adınaverilen sadakanın ve ona yapılan duânın, kendisine faydavereceği konusunda görüş birliğinevarmışlardır.
"el-Muhtâr ve Metâliu'l-Envâr"kitabının yazarına gelince, onu tanımıyoruz adıgeçen kitabına da rastlamadık.Fakat naklettiğiniz bilgilerdoğrultusunda bu kitabın yazarının sözüne itibaredilen ilim ehlinden olmadığına delâlet etmektedir.
Allah Teâlâ'dan bize, size ve bütün müslümanlara dahafazla faydalı ilim ve salih amel nasip etmesini dizleriz."[3]
Allah Teâlâ en iyi bilendir.
[1] İbn-i Kayyim,"el-Menâru'l-Munîf",s: 50
[2] Buhârî, hadis no:1388. Müslim, 1004
[3] "İlmî Araştırmalarve Dâimî Fetvâ Komisyonu Fetvâları", c: 9, s: 2090